Cem annesi ve babasıyla gayet normal bir hayat
yaşarken bir gün babası evi terk eder. Ve parasal açıdan zor bir duruma düşen
Cem, hem annesine yük olmamak hem de üniversite sınavı için dershaneye gitmek
için para kazanmak amaçlı yaz tatilinde bir süre bir kuyucu ustasıyla
İstanbul’un yakınlarında bir yerleşkede çalışmaya başlar. Buradan sonra gerçekleşen
olaylar karakterimizin tüm yaşamının etkilenmesine neden olacaktır. Ve yazını
bundan sonraki kısmı kitap içeriğinden bahsedecektir. Spoiler var yani J
Kitap hakkında söylenecek oldukça şey var
Birincisi
karakterimiz Cem’in babası tarafından terk edilmesinden sonra yanında çalıştığı
ustasını hem bir baba gibi görmesi, hem böyle hissettiği zamanlarda içten içe
pişmanlık duyması ve bence babası gibi bilgili ve entelektüel bir insanın
yerine bir kuyucu ustasını koymanın utancını yaşaması, bu utancı ona yaşatan
kendi babasına da öfkelenmesini görüyoruz. Bu duygu değişimlerine kitapta
oldukça yer veriliyor.
Kitapta
geçen efsanelere gelirsek hem doğudan hem de batıdan aynı evrensel temanın
kullanılması ve hikayenin kendi kurgusuna yayılması romana oldukça şiirsel bir
hava katmış.
Kitapta
Cem’in ustasını kuyunun dibinde bırakmasına ve kaçmasına bütün okurlar
sinirlenmiş ve kızmıştır sanırım. Bu durum şehirli, okumuş ve eczacı bir
babanın oğlu olduğunu hep kafasının bir kenarında tutan karakterimiz için aslında
çok da beklenmedik bir hareket değildi bana göre. Ustasına duyduğu saygı ve
sevginin yanında farklı olduğunu gösterme arzusunu böyle kanıtlamıştı sanki.
Tabi bu durumu kanıtlama arzusu otuz yıl peşini bırakmayacak bir pişmanlık ve
vicdan azabı bunun yanında da bilinmezlik duygularına sürükledi onu.
Bir de
kitaba adını veren Kırmızı Saçlı Kadın var tabi. Cem’in kuyu kazmak için
geldiği bu yöreye gezici bir tiyatroyla
gelmiş, saçları kırmızı kendisi etkileyici bir tiyatro oyuncusu kadın. Cem
Kırmızı Saçlı Kadın ile aynı efsanelerde olduğu gibi bir gece geçirmiş ve sonra
onu bir daha hiç görmemiştir. Ya da çok uzunca bir süre desek daha doğru olur. Bu
birliktelik de aynı efsanelerde olduğu gibi onun ancak otuz küsür yıl sonra
haberinin olacağı bir çocuğun dünyaya gelmesine sebep olmuştur.
Kitabımızın
sonu da Cem’in sürekli okuduğu, takıntılı olduğu efsanelerdeki gibi şiirsel bir
şekilde bitti. Sanki o da sonunun böyle bitmesini istedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder